13 Eylül 2008 Cumartesi

AFFETME VE ÖZÜR


Yemyeşil bir vadinin içinde uzanan, geniş bir yolun tam ortasındayım. Kulağıma çok hoş bir müzik geliyor bir yerlerden. İki tarafımda çok güzel ağaçlar var..Toz, toprak, bej rengi yolda ilerlemeye başlıyorum. Kendi yavaş adımlarımla gidiyorum. Karşıdan bana doğru yaklaşmakta olan bir varlık silüeti var. Ağır ağır yaklaşıyor önceleri, sonra hızlanıyor ve koşmaya başladıkça onun küçük bir çocuk olduğunu görüyorum. Hızla koşuyor, bense, o koşarken yere düşecek endişesi ile hızlanıyorum ve hızlandıkça koşmaya başlıyorum..Koşarak birbirimize yaklaşıyoruz, kucaklaşıyoruz. Sımsıkı sarıldığım anda, sanki bir derin simsiyah kuyuya düşüyorum. Hortum gibi, girdap gibi karanlık beni içine çekiyor..Çektikçe başım dönüyor. Dönüyorum dönüyorum. Heryer kapkaranlık ve gözümü açamıyorum, sımsıkı kapalı. Kucağımda sıkıca sarıldığım o çocukla, döne döne sanki daha da derine batıyoruz.
Tam o sırada bir ses, “o sensin” diyor..Sarıldığın, kendinsin, senin içindeki çocuk, senin çocukluğun. Ona göstermediğin sevgiden ve şefkatten mahrum, unuttuğun, yıllar sonra tekrar karşına çıkan çocuk sen!
O’na bir özür borçlusun, yaşattığın üzüntülerden, yeterince sevmediğinden ve yıllardır unuttuğun içindeki sen’den, çocuk bedeninden , af dilemelisin..
Yaşlar, sımsıcak , sıkıca kapalı gözlerimden oluk oluk akıyor..
Kendimi o kadar acı içinde hissediyorum ki!
Birikmiş ne varsa atmak istiyorum. Mutluluk ve iyilik diliyorum. Ben ve içimdeki çocuk için.
Yılların özrünü diliyorum ondan ve bedenimden..
Gereksiz ne varsa eskiye ait içimde kazıyıp atıyorum.
Sıkıca sarılan kollarımda ikimiz de daha rahatız şimdi ve öyle bir hafiflik geliyor ki, birden o karanlıktan çıkıyorum ve apaydınlık, bej rengi geniş, güzel yolumda buluveriyorum kendimi..
Yoluma devam ediyorum..
Hala güzel tınılar geliyor kulağıma.
Artık özgürüm. Geçmiş acılardan, hüzünden, kendime yaşattıklarımdan özgürüm.
Ben kendimi seviyorum.
Bu içimi ısıtıyor ve çocuklar gibi gülmeye başlıyorum.
Hayatta, gülümsemek için artık nedene ihtiyacım yok !

1 Eylül 2008 Pazartesi

HAYAL’DE SEZON FİNALİ


Ağır bir Tango Gecesi ve iç kıyımının ardından,sabırla bekledik ve müthiş bir sezon finali oldu.Fırtınanın gelişini ,karşı kıyıdan adım adım izledim..ve aniden rüzgar dalgaları üzerimize savurmaya başladı, yağmur bastırdı.
Hiçbişey yokmuş gibi dansa devam ettik. Bakıldığında zaten sadece yağmur yağıyordu:

Hayal’de fırtınanın tam ortasındayım,
Yağmurun şiddetinden açamıyorum gözlerimi
Müzik hala çalıyor..
İçimden yükselen duygular var,
Çok yoğun
Sanki hayatın tam ortasındayım
Yer, gök deniz
Birbirine karışmış
Azgın dalgaların köpükleriyle, yağmur iç içe
Deniz üstüme üstüme geliyor, ürkütücü
Ama Damlalar öyle ılık ki
Tenimden her akışında
Sanki biraz daha arınıyorum
Bu ben, ölüyorum ve
Başka bir ben doğuyorum
Kendimi o an doğadaki herşeyle bütün hissediyorum
Yağmur yağmaya devam ediyor
Tüm şiddetiyle
Durmadan dans ediyoruz
Nasıl bir şey bu??
Tarifsiz ve o kadar gerçek ki
Gecenin sabahla birleştiği bir zamandayız şu an
Etrafta ıslak yüzler, vücutlar var
Ben ve sen
Onlar gibi değiliz, ayrıyız
Müzik içimizde
Damlalar heryerimizde
Yeniden yeniden ölüyoruz
Siyah-gri gök korkutmuyor
Islanmaktan, üşümekten korkmuyoruz
İlerleyen saatlerden de
Hayal’de
Fırtınanın tam ortasındayız
Yeniden doğuşu yaşıyoruz..