12 Şubat 2011 Cumartesi


Bu gece zaman ,
Kumda yan yan giden yengecin
ayaklarından daha hızlı..
bu gece zihnim
sabah uyanmış gibi taptaze
ve binlerce vizyon var gözümün önünde
bu gece
daha önce aklıma gelmeyen
pek çok şey geliyor
ve “içindeki sabotajcıyı yok etmelisin” diyor bir ses
Anne yarım üzülüp, şefkat duyuyor
Acıtacak canımı diyor bu parçanın kopuşu
Çocuk yarım hala saf bu gece
İzlemeye devam ediyor olanları
Akışa bırak diyor
Bu gece,
Aslında yok gecelerden biri daha
Bir sürü zamanlar arasında sıkışmış gibi
Sanki bir adım ötesinden
Başka başka anlar yokmuş gibi
Bu gece rüyam,
Ulu bir ağacın güçlü kollarından salınan
Salıncağa binmek ve
Sonra bir hız havalanmak havalanmak..
Yükselmek yükselmek
Bu gece rüyam,
Beni uçuruyor
Daha çok nefes alabiliyorum
Göğe yükseldikçe heyecandan
Kalbim,soluk alışım hızlanıyor
Aşağıda en sevdiklerimi görüyorum
Bu gece,
Hala gece
Zamanlar içindeki rüyalarla
Uzadıkça uzuyor
Aydınlığa büyüyor
Ve hala içimde bir şey
Gizli duruyor

AH DA NEYMİŞ BU MANDALİNA


Mandalinayı aldım,kokladım ve ilk defa görüyormuşçasına önce seyrettim.Onu yetiştirmek için emek veren çiftçiyi, bulunduğu kara topraklı tarlayı, o tarladan mandalinayı toplayıp, belki de 20TL kazanmak için çalışan gündelikçi gencecik kızların,oğlanların ellerini düşündüm ki-o elllerden biri ölmüş de olabilir bu uğurda..
Sonra bana ulaşmak için geldiği yüzlerce kmde direksiyon sallayan şöförü,yaşam kaygısını ve tüm bu emeğin hakkını verecek kadar onurlandırarak yiyebilmeyi istedim onu.
Yavaşça kabuklarını soydum,içinden bir taneyi alıp elime, koklayıp ağzıma götürdüm.İlk ısırıkta içindeki yüzlerce kesecikte,kararında bir tadla duran öz ağzımı dolduruverdi.
Dilim bayram etti, sanki o tek dilimle ben tüm mandalina bahçesindeki mandalinaları yedim..
O tad öyleydi ki,bana gerek olan hayat suyu da içindeydi..
Büyük bir hazla ve gülümseyip,bana verilen bu lütüfa bir kez daha şükrederek yutkundum...
Ağaçları selamladım..
Çekirdeğiyle, o tatlı özle ve o güzel renkle ben sanki mandalina olmuştum..