Yemyeşil bir vadinin içinde uzanan, geniş bir yolun tam ortasındayım. Kulağıma çok hoş bir müzik geliyor bir yerlerden. İki tarafımda çok güzel ağaçlar var..Toz, toprak, bej rengi yolda ilerlemeye başlıyorum. Kendi yavaş adımlarımla gidiyorum. Karşıdan bana doğru yaklaşmakta olan bir varlık silüeti var. Ağır ağır yaklaşıyor önceleri, sonra hızlanıyor ve koşmaya başladıkça onun küçük bir çocuk olduğunu görüyorum. Hızla koşuyor, bense, o koşarken yere düşecek endişesi ile hızlanıyorum ve hızlandıkça koşmaya başlıyorum..Koşarak birbirimize yaklaşıyoruz, kucaklaşıyoruz. Sımsıkı sarıldığım anda, sanki bir derin simsiyah kuyuya düşüyorum. Hortum gibi, girdap gibi karanlık beni içine çekiyor..Çektikçe başım dönüyor. Dönüyorum dönüyorum. Heryer kapkaranlık ve gözümü açamıyorum, sımsıkı kapalı. Kucağımda sıkıca sarıldığım o çocukla, döne döne sanki daha da derine batıyoruz.
Tam o sırada bir ses, “o sensin” diyor..Sarıldığın, kendinsin, senin içindeki çocuk, senin çocukluğun. Ona göstermediğin sevgiden ve şefkatten mahrum, unuttuğun, yıllar sonra tekrar karşına çıkan çocuk sen!
O’na bir özür borçlusun, yaşattığın üzüntülerden, yeterince sevmediğinden ve yıllardır unuttuğun içindeki sen’den, çocuk bedeninden , af dilemelisin..
Yaşlar, sımsıcak , sıkıca kapalı gözlerimden oluk oluk akıyor..
Kendimi o kadar acı içinde hissediyorum ki!
Birikmiş ne varsa atmak istiyorum. Mutluluk ve iyilik diliyorum. Ben ve içimdeki çocuk için.
Yılların özrünü diliyorum ondan ve bedenimden..
Gereksiz ne varsa eskiye ait içimde kazıyıp atıyorum.
Sıkıca sarılan kollarımda ikimiz de daha rahatız şimdi ve öyle bir hafiflik geliyor ki, birden o karanlıktan çıkıyorum ve apaydınlık, bej rengi geniş, güzel yolumda buluveriyorum kendimi..
Yoluma devam ediyorum..
Hala güzel tınılar geliyor kulağıma.
Artık özgürüm. Geçmiş acılardan, hüzünden, kendime yaşattıklarımdan özgürüm.
Ben kendimi seviyorum.
Bu içimi ısıtıyor ve çocuklar gibi gülmeye başlıyorum.
Hayatta, gülümsemek için artık nedene ihtiyacım yok !
Tam o sırada bir ses, “o sensin” diyor..Sarıldığın, kendinsin, senin içindeki çocuk, senin çocukluğun. Ona göstermediğin sevgiden ve şefkatten mahrum, unuttuğun, yıllar sonra tekrar karşına çıkan çocuk sen!
O’na bir özür borçlusun, yaşattığın üzüntülerden, yeterince sevmediğinden ve yıllardır unuttuğun içindeki sen’den, çocuk bedeninden , af dilemelisin..
Yaşlar, sımsıcak , sıkıca kapalı gözlerimden oluk oluk akıyor..
Kendimi o kadar acı içinde hissediyorum ki!
Birikmiş ne varsa atmak istiyorum. Mutluluk ve iyilik diliyorum. Ben ve içimdeki çocuk için.
Yılların özrünü diliyorum ondan ve bedenimden..
Gereksiz ne varsa eskiye ait içimde kazıyıp atıyorum.
Sıkıca sarılan kollarımda ikimiz de daha rahatız şimdi ve öyle bir hafiflik geliyor ki, birden o karanlıktan çıkıyorum ve apaydınlık, bej rengi geniş, güzel yolumda buluveriyorum kendimi..
Yoluma devam ediyorum..
Hala güzel tınılar geliyor kulağıma.
Artık özgürüm. Geçmiş acılardan, hüzünden, kendime yaşattıklarımdan özgürüm.
Ben kendimi seviyorum.
Bu içimi ısıtıyor ve çocuklar gibi gülmeye başlıyorum.
Hayatta, gülümsemek için artık nedene ihtiyacım yok !
1 yorum:
çok güzel arkadaşım, çok beğendim..
en uzaktaki kıtkıtın seni ve içindeki çocuğu çok seviyor:)
Yorum Gönder