15 Aralık 2007 Cumartesi

AYDINLIK

Sabahın ilk ışıkları ve önümde dümdüz, dar bir asfalt yol uzanıyor.Yol kenarlarında yaprakları dökülmüş, bazıları da sonbahardan kalma tek tük güz rengi yaprak taşıyan, soğuktan üşümüş ağaçlar var. O kırmızımsı, ufak taneli bodur bitkilerden de var, ne olduklarını bilmiyorum ama görüntüleri hoşuma gidiyor..yılbaşı çiçeklerine benziyorlar..hatta bazen yemek istiyorum, tadları nasıl acaba?
Kış, tüm ağırlığı ile gelmiş. Havanın kasveti, sabahın o insanın içini aydınlatan enerjisini alıyor.Kuru ve sert hava -ayaz, insanı üşütüyor. Işık görmek, sıcaklık duymak istiyorum birden.Zaten oldum olası kışı sevmedim-gerçi mevsim seçme lüksüm ve özgürlüğüm yok ama, olsun, yine de sevmiyorum. Kar yağması benim için uzaktan izlenecek bir kartpostal manzarası olmaktan öte birşey değil.
Araç ilerledikçe, yolun sonundan bir parça gökyüzü aydınlanıyor ve sanki güneş doğacak gibi, ışık huzmeleri çıkıyor..İçim aydınlandı..
Yolun sonu gelmek bilmiyor, sadece orda bir parça gökyüzü görüyorum da, etrafta başka hiçbirşeyi görmüyorum gibi. Evler, park etmiş arabalar..hiçbirşey yok..Canlılık belirtisi yok.
Birden, insanın etrafındaki herşeyi bütün olarak görememesinin ne büyük bir kayıp olduğunun ayrımına varıyorum. O anda tüm manzarayı, çevredekileri, hepsini ama hepsini farkedebilmek istiyorum, hiçbirşeyi kaçırmak istemiyorum.
Bir yerde kapalı insanlar için üzülüyorum bir de.Hapiste olanlar mesela, sadece çerçeve içinde bir gökyüzü görebiliyorlar, bir de kupkuru, yüksek duvarlar..
Bazı hayatlar hapis gibi, aynı döngü içinde..çıkışı yok..aydınlığa hasret, nefes almaya hasret...Şimdi zaman durdu.
Ben hala yollardayım..

Hiç yorum yok: